Powered By Blogger

сряда, 30 ноември 2011 г.

Istanbulun mezarları mezar Taşları

mezar-taslari
Kabristan, makbere, hâmuşân gibi adlarla anılan mezarlıklar, özellikle İstanbul’da birer sanat ürünü olarak nitelendirilen mezar taşlarıyla doludur. Bunlar, kentin tarihsel tapu kütüğü, arşiv belgesi, yaşam öyküleridir. Değişik biçim, süsleme ve yazıtlı mezar taşlarıyla bu mezarlıklar açık hava müzesi görünümündedir.
İstanbul’un alınışından sonra, kent surları dışında büyük mezarlıklar yapılmıştır. Bunlardan başka, cami, mescit, türbe, tekke, mektep, medrese, çeşme gibi yapıların yanında hazireler (küçük mezarlıklar) oluşmuştur. Özellikle eski mahallelerde evlerin aralarında bahçelerde, çeşme yanında yaptıranın türbesiyle karşılaşılabilir. Birkaç ağacın gölgelediği bu küçük mezarlıklar, İstanbul’un tarihsel görünümünün başlıca özelliklerindendir.
Geçmişte mezarlıklar kentin yeşil alanlarıydı. Bunlar, dinsel inançlarla dikilen servi, mazı, çitlenbik ağaçlarıyla orman görünümündeydi. Halkın, buluşma, dinlenme, hatta piknik yerleriydi.
Kente dikilen ilk mezar taflan da öbür klasik üslupta yapılar gibi, toplumun düşünce yapısını yansıtıyordu. Bunlar, sahibinin mesleğini gösteren başlıkları ile, yalın birer nişan, birer işaret taşıydı. Mezar taşlan geçmişteki sınıfları, askeri ve mülkî hizmet bölümlerini, tarikatları, esnaf örgütlerini, giydikleri başlıkları, kullandıkları simgeleri, damgalarıyla saptamaya yarayan yaşam öyküsü ve arşiv belgesi niteliğindeydi.
Klasik üslubu izleyen Lale Devri ve Batılılaşma dönemlerinde mezar taşları da daha zengin, bezemeli bir görünüm kazandı. XVIII. ve özellikle XIX. yy’larda mezar taşları Barok, Rokoko, Ampir üslupta yapılmaya başlandı. Bu denli ince işçilikle, özenle yapılan anıtsal nitelikli mezar taşlan, Batılı ressamların (Preziosi, Zonaro) gravür ve resimlerine yansımış, roman ve gezi yazılarında övgüyle anlatılmıştır.
XIX. yy’da İstanbul’a gelen Theophile Gautier bu konuda şunları yazar: “Türk mezarlarının başucunda, hayal meyal bir insan yüzünü hatırlatan, kıvrım ve biçimleri ölünün niteliğini gösteren bir sarıkla örtülü mermer sütunlar bulunur. Bugün sarık yerine, kırmızıya boyanmış bir fes görülür. Bir lotus çiçeği dalı ya da kabartmalı, renklendirilmiş üzüm salkım-larıyla bezenmiş çubuklar ölünün kadın olduğunu gösterir. Yaldız ve renklerinin az ya da çok olmasıyla birbirinden ayrılan mezar taşlarının altında, genellikle, taştan, mermerden bir kapak bulunur.”
İlk dönemlerde başlıklar ve gül, lâle sümbül, meyve motifleriyle süslü mezar taşları daha sonra, hat sanatının da başyapıtları niteliğini kazandı. Daha geniş ağızlı bambu ya da ağaç kalemlerle yazılan hat yazısına Celî deniliyordu. Özellikle Sülüs ve Talik yazılar uzaktan okunacak biçimde, Celî tekniğiyle yazılıyordu. Celî yazı XVIII. yy sonlarında en başarılı örneklerini veriyordu. Celî Sülüs’te Mustafa Rakım, Celî Talik’te de M.Esad Yesarî Efendi özgün yapıtlar bırakmıştır. Mustafa Rakım Efendi’nin Eyüp Sultan Camisi haziresindeki 1819 tarihli yazıtı, sonraki hat ustalarınca örnek alınmış, hattâ kopya edilmiştir. Celî ustalarının ünlülerinden Sami Efendi, bu taşın önemini şu sözlerle vurgulamaktadır: “Dünya kuruldu kurulalı böyle mezar kitabesi yazılmamıştır” . Mezar taşı yazıtlarına imza koymak geleneği XVIII. yy sonlarında M.Esad Yesarî Efendi’yle başlamıştır. Bu taş, Üsküdar Valide Camisi hazi-resindedir. XVI. yy’a değin yazıtlar, genellikle Arapça yazılmıştır. Zamanla Türkçe yazılmaya başlanmış, bu anlayış geniş ölçüde benimsenmiştir.
Dönemin inançlarını, dünya görüşlerini,ölüm üzerine düşüncelerini günümüze aktaran bu yazıtlar, aynı zamanda bir şiir ve edebiyat ürünü olarak da nitelenmektedir.
Yeniçeriliğin kaldırılması (Vak’a-yı Hayriye, 1826) ile başlayan mezar taşı kıyımı, günümüzde de sürmektedir, önce yeniçeri üsküf (uzun sarık) ve börk (başlık) başlıklı mezar taşlan kırılmaya başlanmıştır. Daha sonra da nüfusun hızlı artı sına koşut olarak tarihsel nitelikli mezarlıklar küçülmüştür. Geçen yüzyılın ortalarında birer servi ormanını andıran iki büyük mezarlık günümüze gelememiştir. Bunlar, yabancı seyahatnamelerde sık sık sözü edilen Petit-Champs(KüçükMezarlık) ve Grands-Champs’tır (Büyük Mezarlık),
Küçük Mezarlık, Kasımpaşa’da Çü-rüklük’ten başlayıp Tepebaşı sırtlarında Âşıklar Mezarlığı’ndan Şişhane yoluyla Taksime dek uzanıyordu. Buradan günümüze kalan tek anıt Yaşmaksıyiran’daki (Şişhane-Kasımpaşa kavşağı) Loğusa Kadın Türbesi’dir. Büyük Mezarlık’sa, Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nden başlayarak Gümüşsuyu’ndan Fındıklı’ya dek inen Müslüman mezarlığı, ters yönden de Harbiye’ye uzanan Hıristiyan mezarlığıydı. Büyük veba salgınlarında kullanılan bu mezarlığın Hıristiyan bölümü 1852′de yapılan bir anlaşmayla Feriköy’deki mezarlık alanıyla değiştirildi. Bu bölüme 1861-1862 yıllarında Taşkışla, Gümüşsüyü Kışlası ve Hastanesi ve 1940′ta Taksim Gezisi açılırken yıktırılan Topçu Numune Alayı Kışlası yaptırılmıştı. Günümüzdeki Beyoğlu’nun önemli bir bölümü de kalan öbür parçalar üzerine kurulmuştur. Büyük Mezarlık’tan kalan üç mezartaşı Federal Almanya Konsolosluğu’nun bahçesinde-dir.
İstanbul’un nüfusunun hızla artması, kent içinde birçok mezarlığın yola gitmesine ya da yerlerine çeşitli yapılar kurulmasına neden oldu.
Kimi cami ve medreselerin de hazire duvarları tıraşlanarak geri alındı .Beşiktaş, Abbasağa Mezarlığı 1947′de kaldırılarak, yerine çocuk parkı yapıldı. Haliç Köprüsü’ nün yapımında, çevre yollarının açılması için XV-XVI. yy’dan kalma Tokmaktepe ve İbrahim Halebi mezarlıklarının önemli bir bölümü kaldırıldı. Buradaki eski taşların bir bölümü 1980lerde kapalı olan Edirnekapı, Mısırtarlası Mezarlığı’na yerleştirildi. Rumelihisarı, Kayalar Mezarlı-ğı’nda 1452′de Hisar’ın yapımı sırasında ölenlerle, İstanbul’un alınmasında şehit düşenler gömülüydü. Hisar’ın arkalarından Hafi Baba Tekkesi’ne dek uzanan dik sırtlardaki mezarlığa da Şehitlik deniyordu. Günümüzde yalnız Hisar’ın yapımındaki küçük bir kesim, işler mezarlıktır.
Bir zamanlar orman görünümündeki Karacaahmet Mezarlığı, Üsküdar’dan başlayıp Kızıltoprak’ta bitiyordu. Bu tarihsel mezarlığın önce taşları tek tek sökülmeye başlanmış, bu yıkım gün geçtikçe büyümüştür. 1974′te Boğaz Köprüsü çevre yollarının yapımı sırasında da binlerce taş ortadan kalkmıştır.
Günümüzde kentin suriçi kesiminde işler mezarlık yoktur. Asri mezarlık adıyla işleyen mezarlıklar Rumeli yakasında, Edirnekapı Şehitlik ve Sakızağacı, Topkapı, Kozlu, Yeni Kozlu, Bakırköy ve Eyüp sırtlarındaki mezarlıklarla Anadolu yakasında, Üsküdar Karacaahmet, Sahrayıce-dit, Pendik, Küçükyalı, Beylerbeyi Küplüce ve Kanlıca mezarlıklarıdır. Beyoğlu tarafındaysa Kasımpaşa Kulaksız, Zincirlikuyu ve Feriköy mezarlıkları vardır. Heybeli ve Büyükada’da da işler mezarlıklar vardır.
Üsküdar’da belirli mezhep ve yöre halkının özel mezarlıkları bulunmaktadır. Karacaahmet Bülbülderesi Mezarlığı’na , Selanikliler, Seyyitahmetderesi İranlılar Mezarlığı’na da Şii’ler gömülmektedir. İstanbul’da Ortodoks, Katolik, Protestan, Yakubî, Süryanî Hıristiyanlar’ın özel mezarlıklarıyla, Musevi mezarlıkları davardır.


Введенское кладбище

Введенское кладбище, Москва | Vvedenskoe cemetery, Moscow
Введенское кладбище основано в 1771 году, во время эпидемии чумы, одновременно с Ваганьковым. Расположено оно на востоке Москвы в Лефортово. Входит в состав Государственного унитарного предприятия «Ритуал». Название получило из-за Введенских гор (иначе Лефортовский холм) - возвышенной местности на левом берегу Яузы (один из "семи холмов" Москвы). С северной стороны Введенские горы были ограничены долиной р. Хапиловки, при впадении которой в Яузу располагалось село Семеновское (в XVII в. - Введенское). На юге протекал Лефортовский ручей. В 1771 году на его правом берегу и было открыто Немецкое кладбище, ныне называемое Введенским. В XVIII-XIX веках называлось Немецким кладбищем, так как там преимущественно хоронили лиц католического и лютеранского вероисповедания в народе называемых «немцами». Площадь кладбища 20 га. Кирпичная стена и хозяйственные постройки возведены в конце XIX в. В 1960-е годы был построен колумбарий. На кладбище расположены две лютеранские церкви и четырнадцать часовень.
В XIX в. здесь были перезахоронены останки сподвижников Петра I: генерала Франца Лефорта и генерал-адмирала Патрика Гордона.

На кладбище похоронено много выдающихся военных: герой заграничных походов Русской армии 1813-1814 годов, командир Астраханского кирасирского полка, генерал-майор (с 07.02.1814) Карл Густавович Стааль, дважды Герой Советского Союза летчик С. Кретов, на счету которого более 400 успешных вылетов в тыл противника, маршал авиации Ворожейкин, летчик-полярник И.Т. Спирин.

Здесь покоятся многие знаменитые музыканты: А.Ф. Гедике (1877-1957) – композитор, основоположник советской органной школы; И.И. Геништ (1795-1853) – основоположник русского «рыцарского» романса; С.Н. Василенко (1872-1956) - композитор, дирижер, педагог, автор оперы "Сказание о граде великом Китеже", балетов «Цыганы» и «Иосиф Прекрасный»; знаменитый пианист Джон Фильд (1782-1837); скрипач, композитор и дирижер В.П. Ширинский (1901-1965); композитор Б.И. Фомин (1900-1948); виолончелист, педагог А.А. Брандуков (1856-1930); органист, композитор М.Л. Старокадомский (1901-1954).

Также многие выдающиеся архитекторы похоронены на Введенском кладбище: Р.И. Кпейн, Н.Д. Колли, Г.Б. Бархин, К.С. Мельников, Ф. Кампорези (1754-1831) – архитектор дома князя Лобанова-Ростовского на Мясницкой улице; И.И. Рерберг – по его проектам построены Центральный телеграф, Киевский вокзал, здание бывшего Президиума Верховного Совета СССР.

Здесь похоронено свыше ста литературных деятелей, среди них издатель Иван Дмитриевич Сытин (его издательство известно публикациями книг, выпущенных в ознаменование 100-летия войны 1812 года); писатель Роберт Штильмарк, написавший во время своего пребывания в ГУЛАГе знаменитый роман «Наследник из Калькуты»; поэт, автор стихотворной драмы «Рембрандт» Дмитрий Борисович Кедрин (1907-1945); писатель Степан Гаврилович Скиталец (1860-1941); советская писательница Лидия Николаевна Сейфулина (1889-1954); издатель и публицист В.Г. Чертков (1854-1936); писатель, автор биографических романов и повестей Леонид Петрович Гроссман (1888-1965); детский писатель Лев Иванович Гумилевский (1890-1976).

Также на Введенском кладбище покоятся многие выдающиеся артисты: Н.С. Ханаев, М П. Максакова, О.В. Ковалева, А.Ф. Кривчени, Ф.В. Шевченко, А.А. Попов, оперный певец, режиссер М.К. Максаков, О.Н. Абдулов, А.П. Кторов, его жена артистка В.Н. Попова, В.Я. Станицын, народная артистка СССР А.К. Тарасова.

На Немецком кладбище похоронены известные русские художники: братья Виктор Михайлович и Апполинарий Михайлович Васнецовы, художник-передвижник Н.С. Матвеев.

Также здесь нашли последний приют многие православные служители: знаменитый бас протодиакон Михаил Кузьмич Холмогоров (1870-1951), старец архимандрит Зосима (Ф.Д. Ижидов) (1864-1961), митрополит Трифон, протоирей В.П. Свеницкий, священник А.А. Мечев (1859-1923).

На кладбище покоятся свыше 770 ученых: ботаник В.Н. Сукачев, математик Н.Н. Лузин, зоолог М.А. Мензбир, ботаник, автор книги «Московская флора» Н.Н. Кауфман (1834-1870), литературовед В.М. Фриче, филологи Ф.Е. Корш (1843-1915), пушкинист С.М. Бонди, Г.О. Винокур, офтальмолог М.И. Авербах, ботаник Б.Л. Исаченко, механик Г.П. Передерий, электротехник К.А. Круг, генетики Н.К.К ольцов, А.Р. Жебрак, профессор-селекционер различных сортов картофеля А.Г. Лорх, натуралист Г.И. Фишер фон Вальдгейм (1771-1853), оставивший более 200 сочинений по естествознанию, русский ученый–эволюционист К.Ф. Рулье (1814-1858).

Есть на кладбище могила с кандалами, висящими по бокам ограды – это могила «святого доктора» Гааза Федора Петровича (1780-1853). Он являлся главным врачом московских тюрем. Много сделал для облегчения участи заключенных – ввел облегченные «гаазовские» кандалы и отменил нанизывание арестантов на прут во время прогона по этапу. Говорят, что памятник доктору поставлен на деньги, собранные заключенными.

Также на кладбище похоронены сын и внук Л.Н. Толстого, семья Алексеевы – родственники К.С. Станиславского.

На третьем участке взгляд приковывает темный бронзовый бюст пожилого бородатого мужчины – это известный виолончелист, дирижер, композитор Карл Юльевич Давыдов (1838-1889).

В глубине четвертого участка находится художественный памятник из белого мрамора народному артисту СССР, актеру М.П. Болдуману (1898-1983).

В начале 11-го участка стоит мавзолей семейства Эрлангеров (перестроен в православную часовню). Чуть дальше виднеется надгробие Г. Лиона и А.И. Рожновой - колоннада с мозаичной картиной, выполненная в духе «Острова мертвых» Беклина.

На 23-ем участке стоит надгробие работы скульптора Л. Альткона на могиле известных артистов братьев Роберта и Рафаила Адельгеймов, познакомивших русского зрителя со многими выдающимися произведениями мировой классики.

Во время Великой Отечественной Войны на территории Введенского кладбища были похоронены французы - летчики, сначала эскадрильи, а затем и авиаполка "Нормандия-Неман", геройски защищавшие небо нашей страны и погибшие в боях на советско-германском фронте: Фуко Генри (1908-1944), Марселя Лефевра (1918-1945), Жуара Жуля (1914-1944), де Сейна Мориса (1914-1944), Бурдье Мориса (1918-1944), Анри Жоржа ( ? -1945). В 1953 г. их останки были перевезены во Францию, но памятное место осталось.

К сожалению, мало кто знает, что на Введенском кладбище похоронены и другие французы, оказавшиеся в нашей стране не по долгу собственного сердца, а по велению своего Императора. Рядом с могилами летчиков возведен гранитный монумент войнам Великой Армии, установленный на месте братской могилы французов, умерших в Москве в 1812 г. Памятник представляет из себя четырехгранную стелу на постаменте, увеченную крестом. На лицевой стороне помещен орден почетного легиона и две памятных доски. На верхней высечено: "Militaires francais mort en 1812", а нижняя сообщает, что памятник был установлен в 1889 г. - в 75-летнюю годовщину войны. Рядом с каждой из сторон памятника лежит камень с надписью: "Militaires francais mort en 1812". Ограда памятника представляет собой восемь орудийных стволов, вкопанных в землю и соединенных цепью. Земля, на которой захоронены воины наполеоновской армии, и на которой стоит памятный знак летчикам авиаполка "Нормандия-Неман", является территорией республики Франции.

Также здесь находится братская могила немецких солдат, умерших в российских госпиталях во время Первой Мировой Войны.

Foto Safari por el Cementerio de la Recoleta

Foto Safari por el Cementerio de la Recoleta



Mi primer post en varios meses... les presento una selección de mis fotografías capturadas en el Cementerio de la Recoleta.

Espero las disfruten y poder conocer sus opiniones... saludos!



Nota: La totalidad de las imágenes son propias, capturadas en dos visitas de Febrero de 2011 en formato RAW de 15.1 mpixels de resolución y un peso aprox. de 18 mb. por archivo.
El equipo utilizado consta de una cámara con una
Canon EOS REBEL T1i junto a los siguientes lentes... Canon EF 70-200mm f/2.8 L y Tamron SP AF 17-50/2.8 XR Di II.
Las fotos fueron reducidas, procesadas y optimizadas para su publicación web.
Cada una cuenta con un completo EXIF (Metadata) incluyendo geoposicionamiento.
Para los que deseen datos de alguna en especial, pueden solicitarlos por MP.


Si quieren conocer algo más de mí y de mis trabajos, acá tiene el link de la Entrevista a Great Users
que realizó Peluq hace un tiempo...

Entrevista a Great Users





ESCULTURAS




















































































El Cementerio de la Recoleta es un famoso cementerio ubicado en el barrio del mismo nombre de Buenos Aires (Argentina).

Los jardines que rodean al
cementerio constituyen un área de esparcimiento popular.

Por otra parte,
Recoleta es uno de los barrios más distinguidos de la ciudad y el cementerio hace honor a esa característica.

Historia: Los frailes de la orden de los recoletos descalzos llegaron a esta zona, entonces en las afueras de Buenos Aires, a principios del siglo XVIII.

Construyeron en el lugar un convento y una iglesia, que colocaron bajo la advocación de la Virgen del Pilar (la Iglesia de Nuestra Señora del Pilar, construida en 1732, aún existe y es un Monumento Histórico Nacional).

Los lugareños terminaron denominando a la iglesia de los recoletos en simplemente la
Recoleta, nombre que se extendió a toda la zona. Cuando la orden fue disuelta en 1822, el 17 de noviembre de ese año, la huerta del convento fue convertida en el primer cementerio público de la Ciudad de Buenos Aires.

Los responsables de su creación fueron el entonces gobernador Martín Rodríguez (sus restos descansan en el
Cementerio) y su ministro de Gobierno, Bernardino Rivadavia.

Sus dos primeros moradores fueron el niño
negro liberto Juan Benito y la joven María Dolores Maciel.

Durante la década de 1870, como consecuencia de la epidemia de fiebre amarilla que asoló la ciudad, muchos porteños de clase alta abandonaron los barrios de San Telmo y Montserrat y se mudaron a la parte norte de la ciudad, a
Recoleta.

Al convertirse en barrio de clase alta, el
cementerio se convirtió en el último reposo de las familias de mayor prestigio y poder de Buenos Aires (Wikipedia).





VITRAUX































3 Escenas del mismo trabajo... plano general y primeros planos para resaltar
los detalles del mismo














La entrada al cementerio se realiza a través de un pórtico de orden dórico griego sin base, concluido durante una de sus grandes reformas ordenada en 1881 por el entonces intendente de la Municipalidad, Torcuato de Alvear.

El predio tiene 4.800 bóvedas distribuidas en 54.843 metros cuadrados.

El
cementerio alberga varios mausoleos de mármol, decorados con estatuas, en una amplia variedad de estilos arquitectónicos.

Se halla organizado en manzanas, con amplias avenidas arboladas que dan a callejones laterales donde se alinean los mausoleos y bóvedas.

Existe una amplia rotonda central de donde parten las avenidas principales, con una
escultura de Cristo realizada por el escultor Pedro Zonza Briano, en 1914.

Cada
mausoleo presenta el nombre de la familia labrado en la fachada; generalmente se agregan al frente placas de bronce para los miembros individuales.

En un poema, el escritor porteño Jorge Luis Borges (1899-1986) fantaseó con ser enterrado en este lugar, pero finalmente no fue así (está enterrado en la ciudad de Ginebra, Suiza) (Wikipedia)





Homenajes


Mausoleo de Raúl Alfonsín



El mausoleo del ex presidente Raúl Alfonsín (1983-1989) está cerca de la tumba de Juan Bautista Alberdi y de Juan Manuel de Rosas. Alfonsín falleció el 30 de marzo de 2009.

El
mausoleo posee una abertura en forma de cruz en el techo, cubierto con un vitraux en vidrio. En un lateral se encuentra un párrafo del Preámbulo de la Constitución, frase con la que Alfonsín supo imponerse en las elecciones del 30 de octubre de 1983.

El diseño general es del arquitecto Luis Cabilló. Posee un busto realizado en mármol de carrara por escultor Luciano Garbati, a pedido de la Unión Cívica Radical.






Panteón de Luis Federico Leloir



Luis Federico Leloir (París, Francia, 6 de septiembre de 1906 - Buenos Aires, Argentina, 17 de diciembre de 1987), fue un médico y bioquímico argentino que recibió el Premio Nobel de Química en 1970.

Su investigación más relevante, y por la cual obtuvo la distinción que le otorgó fama internacional, se centra en los nucleótidos de azúcar, y el rol que cumplen en la fabricación de los hidratos de carbono.

Tras su hallazgo se lograron entender de forma acabada los pormenores de la enfermedad congénita galactosemia. (Wikipedia).





Retratos

Como no podía ser de otra manera, les dejo algunas "Robadas"
de turistas y visitantes del
Cementerio...



Rubia Taringuera? ~ observen su vestimenta







Discreto yo?







Elegancia Femenina







Reflejado en mi Mente ~ General y Primer Plano











Artista Retratado







Todas las fotografías tienen TODOS LOS DERECHOS RESERVADOS y COPYRIGHT © exclusivo de mi propiedad.
Las imágenes no pueden ser usadas en modo alguno sin el expreso permiso por escrito del fotógrafo.